Wednesday, September 06, 2006

Yeni Cümleler Kurmak...

Her yeni cümle başlarken, bir başka cümle son bulmaktadır. Unutulmaması gereken yeni cümleyi kurabilmek için gereken şansı vermek gerektiğidir aslında.Peki biz bu şansı her zaman vermektemiyiz acaba? Hayır tabi ki çünkü biz devrik cümleler kurmayı daha çok seviyoruz galiba ... Şu anlamsız ve tekdüze hayatımıza anlam katmaya çalıştığımız yani cümle kurmak eyleminde bulunduğumuz her an bize eziyet gibi gelmekte ,bunun nedeni:
insan neden sevmek ister , hiç düşündünüz mü ? Elbette hepiniz evet cevabını vereceksiniz;ama unuttuğunuz nokta bu sorunun cevabının herkese göre bir yanıtının olmasıdır.İnsanoğlu bencil bir varlıktır ve hep kendi mutlu olsun ister ama hep karşısındaki ezer.İşte bu nedenle yeni cümle kurmak istediğimizde temel kuralı unutmayalım, cümle de özne başta yüklemse daima sondadır. Yani bir cümle biterken; bize ,yeni bir cümle kurmak için şans tanımıştır .

SEVGİYE YER KALMADI MI?

Uzakdoğu'da bir Budist tapınağında geçmiş bir olayı anımsadım.Bu tapınak bilgeliğin gizlerini aramak için gelenleri kabul ediyordu ve burada geçerli olan incelik,anlatmak istediklerini konuşmadan açıklayabilmekti. Bir gün tapınağın kapısına bir yabancı geldi. Yabancı kapıda öylece durdu ve bekledi. Burada sezgisel buluşmaya inanılıyordu, kapıda tokmak ya da çan, zil türünden ses çıkaran bir gereç yoktu. Bir süre sonra kapı açıldı,içerdeki "bilgelik arayıcısı" kapıda duran yabancıya baktı. Bir selamlaşmadan sonra sözsüz konuşmaları başladı. Gelen yabancı, tapınağa girmek ve burada kalmak istiyordu. İçerdeki bir süre kayboldu,sonra elinde ağzına kadar suyla dolu bir kapla döndü ve kabı yabancıya uzattı. Bu "Yeni bir aracıyı kabul edemeyecek kadar doluyuz" demekti. Yabancı tapınağın bahçesine döndü,aldığı bir gül yaprağını dolu kabın içindeki suyun üzerine bıraktı. Gül yaprağı suyun üstünde yüzüyordu ve su taşmamıştı. İçerdeki Budist saygıyla eğildi ve kapıyı açarak yabancıyı içeriye aldı. Suyu taşırmayan bir gül yaprağına her zaman yer vardır. Bu sevgiydi ve sevgiye her zaman yer bulunurdu. Nicedir hayatımızda sevgiye yer bulamadığımızı düşündüm. Bize sevgiyi anlatan bir olayı haber yapamıyoruz. Bize sevgiyi anlatan bir kişiyi dinlemiyoruz. Bize sevgiyi anlatan bir duyguyu görmüyoruz. Bize sevgiyi anlatan bir yazı yazmıyoruz, böyle bir yazıyı okumuyoruz. Bir Polonya filminde Nazi dönemi anlatılıyordu.Nazi komutanı güzel bir evi komutanlık merkezi yapmıştı.Evin güzel sahibesi üst kata çıkmıştı ve az görünüyordu.Komutan bu kadına âşık olduğunu anladı ve aralarında şöyle bir konuşma geçti: - Madam, aşkımız beni zayıf düşürüyor. - Hayır komutan, sevginiz sizi insan yapıyor. İnsan ruhu da doğanın bir parçasıdır ve doğa gibi boşluk kabul etmez. İçinde sevgiyi barındıramayan insan nefretle dolar ve insanlıktan uzaklaşır. Nefret etmeden birine kötülük yapamazsınız. Nefret etmeden birini öldüremezsiniz. Nefreti içinde barındırmak isteyen insan önce kendisinden nefret etmek zorundadır. İçinde nefreti yaşatan insan yüreğindeki sevgiyi kovmuştur. Artık onu bulması çok zordur ve bunun ağır bedelini ödeyecektir. Sevgisizlik ağır bir yüktür ve insan bundan kurtulmak için çok kötü şeyler yapar. Acımak sevgi değildir, üstünlüğün kabulüdür. Hoşgörü sevgi değildir, istemediğine katlanmaktır. Bağımlılık sevgi değildir,gereksinmenin karşılanmasıdır. Sevgi, değer vermesini bilmektir. Sevgi,yaşama hakkını kabul etmektir. Sevgi, varolmaktan kıvanç duymaktır. Sevgi, birlikte olmaktan sevinç duymaktır. Sevgi, eşitliğin duyumsanmasıdır. Sevgi, bütün yapay ayrımların hayattan çıkarılmasıdır. Sevgi, bilinçtir. Sevgi, insan olmaktır. Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine parayı koyduk. Para için yaşıyoruz, para için eğitim görüyoruz, para için meslek ediniyoruz, para için çalışıyoruz, para için birbirimizi çiğniyoruz, para için birbirimizi aldatıyoruz, para için savaşıyoruz. Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve yerine üstün olmayı koyduk. Üstün olmak için yaşıyoruz, üstün olmak için yarışıyoruz, üstün olmak için kendimizden başkasının aşağı olmasına çalışıyoruz. Sevgiyi hayatımızdan kovduk ve nefreti içimize çağırdık. Birbirimizden nefret ediyoruz nefretle yaşıyoruz, nefretle çalışıyoruz, nefretle dövüşüyoruz, nefretle öldürüyoruz. Para, üstün olmak ve nefret etmek hayatımızı dolduruyor. Hayatımız da savaşlarla, dünyayı yağmalamakla, birbirimizi boğazlamakla geçiyor. Sevginiz olmadıktan sonra daha çok paranız olsa, daha üstün olsanız, daha çok toprağınız, eviniz arabanız, malınız olsa ne olur? SEVGİYE YER KALMADI MI HAYATIMIZDA ?

Merhaba;

Merhaba , diyerek bir güne ,bir aya ,bir yıla belkide bir hayata başlamak... Shakespare'in de dediği gibi "Olmak yada olmamak işte bütün mesele bu " gerçekten de bütün mesele bu mudur? Sadece var olmak ve yaşamakmıdır sadece hayat. Yoksa hayata dair küçük ya da büyük mutlulukları veya hüzünleri de paylaşmakta gerekmez mi? Bunu yapabilmenin yoluda bence ,güleryüzlü ve riyakarlıktan uzak bir biçimde insanlara merhaba diyebilmekten geçer.
İşte bende, buraya amatörce veya profesyonelce bir şekilde bir şeyler karalayan herkese merhaba demek istiyorum.

HERKESE MERHABA :)